
Marakeş
Gezi Rehberi
Labirent sokaklar, saklı avlular
Marakeş’e adım attığında, sanki bir masal kitabının sayfaları arasında kaybolmuş gibi hissediyorsun. Jemaa el-Fnaa Meydanı, adeta bir zaman tüneli gibi: yılan oynatıcılarının hipnotik şovları, sokak çalgıcıları, falcılar ve baharat tezgâhlarından yükselen egzotik kokular seni içine çekiyor. Medina’nın daracık, labirent gibi sokaklarında her köşe bir sürpriz; renkli halılar, seramikler, el yapımı lambalar ve gümüş takılarla dolu çarşılar gözlerini kamaştırıyor.
Bahia Sarayı’nın mozaiklerle süslü avlularında bir sultan gibi dolaşırken, Majorelle Bahçesi’nin masmavi tonlarında kendini bir sanatçının düşünde buluyorsun. Marakeş, kaosla sükûnetin, tarihin ve otantizmin dans ettiği bir şehir. Fas mutfağının baş döndürücü lezzetleri damağını şenlendirirken, gün batımında Koutoubia Camii’nin minaresi gökyüzünde parlıyor ve seni bu şehrin büyüsüne bir kez daha aşık ediyor.
Marakeş’i yani Kızıl Şehri tam anlamıyla hissetmek için en az üç gün ayırmanı öneririm. Medina’nın kaotik sokaklarından sakin bahçelerine, görkemli saraylardan gizli avlulara kadar her an yeni bir keşif sunuyor. Şehir, hem tarih meraklılarını hem de macera arayanları büyülüyor.



